- Esma şöyle anlatıyor: Bir ara Rasûlullah'ın Ebu Seleme ile Zübeyr'e, Benî Nadir kabilesinin arazisinden verdiği bir arazide bulunuyorduk. Zübeyr, Rasûlullah (a.s.m) ile beraber çıktı. Bizim bir yahudi komşumuz vardı. Bir koyun kesti ve onu pişiriyordu. Onun kokusunu hissettim. Hiçbir şeyin bende yapmadığı bir etki yaptı bu koku. O zaman kızım Hatice'ye hamileydim. Sabredemedim, gidip yahudi kadının yanına vardım. Ondan ateş istedim. Maksadım bana birşey ikram etmesiydi. Çünkü ateşe ihtiyacım yoktu. Kokuyu alıp eti de gözümle gördükten sonra iştahım daha da arttı. Ateşi söndürdüm. Sonra ikinci kez, üçüncü kez gidip ateş aldım. Sonra oturdum, ağladım ve Allah'a yalvardım. Sonra yahudi kadının kocası evine gelip karısına
“Bizim evimize herhangi bir kimse geldi mi?” diye sormuş. Kadın
“Evet, şu Arap kadın geldi ve ateş istedi” demiş. Kocası
“Ya bu etten ona göndereceksin veya ben bu etten hiçbir zaman yemem” demiş. Böylece bana bir kab içerisinde et gönderdi. Ömrümde ondan daha hoşuma giden bir yemek yemedim.[1]
________________________________________
[1] İsabe, IV/284; Heysemi, VIII/166
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/307.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler