II. BÖLÜM: BİAT
Sahabeler Hz. Peygamber'e ve Ondan Sonra da Hulefâ-i Râşidîn'e Nasıl ve Ne Üzerine Biat Ederlerdi
II. BÖLÜM: BİAT
Sahabeler Hz. Peygamber'e ve Ondan Sonra da Hulefâ-i Râşidîn'e Nasıl ve Ne Üzerine Biat Ederlerdi
Cerir'in Bu Husustaki Hadisi
- Cerir şöyle anlatıyor: Biz Hz. Peygamber'e kadınların biat ettikleri konular üzerine biat ettik. Bizden her kim kadınlara, üzerine biat alınan şekillerden biriyle dokunmadan ölürse Hz. Peygamber (s.a.v) cennet için ona kefil olacaktır. İçimizden kadınlardan birşey elde edip de kendisine şer'î had tatbik edilenler için bu ceza bir keffaret yerine geçecektir. Yine bizden kadınlardan birşey elde eden ve onu gizleyen bir kimse ölürse onun hesabı Allah katındandır.[1]
________________________________________
[1]Kenz I/82 (İbnCerir'in de rivayet ettiği kaydedilir); Mecma VI/36 (Heysemi burada ‘HadisdeSeyf b. Harun vardır. Ebu Nuaym ona sika der; fakat bir cemaat da zayıf sayar' der).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/229.
- Muhammed b. Esved b. Halef şöyle anlatıyor: Babamdan şunları dinledim: Babam Mekke'nin fethi günü halktan biat alan Hz. Peygamber'i görmüştür. Hz. Peygamber (s.a.v) Karn denilen tepenin (Siyer-i Halebî'ye göre Safa tepesi I/109) yanına oturmuş ve bakışlarını ona çevirmiş, etrafındaki halktan İslâm üzerine biat alıyordu. Bunun nasıl olduğuna gelince; Hz. Peygamber (s.a.v) Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna şahitlik etmek üzere biat alıyordu.[1]
________________________________________
[1]Bidaye IV/318 (İmam Ahmed'den); Mecma VI/37 (Taberani'nin Kebir ve Sağir'inden); Kenz I/82 (Begavi, İbnü's-Seken, Hakim ve Ebu Nuaym'ın bu şekilde rivayet ettiği söylenir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/229.
- Mücâşi' b. Mes'ud şöyle anlatıyor: Kardeşimle birlikte Hz. Peygamber'e gittik ve ona hicret üzerine bizden biat almasını söyledik. Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Hicret, zamanında onu yapanlara mahsus olarak geçti' buyurdular. Biz de
‘Peki bizden ne üzerine biat alacaksın' diye sorduk. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)
‘İslâm ve cihad üzerine' buyurdular.[1]
________________________________________
[1] Aynı VII/16 (Müslim ve Buhari'nin rivayet ettiğini söyler); Kenz I/26, 83 (İbnEbiŞeybe'den. O şöyle diyor: ‘Bunları Mücaşi'nin kardeşinden sordum. O da doğru olduğunu söyledi').
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/229.
- Cerir b. Abdullah, Muğîre b. Şûbe'nin vefatında minbere çıkarak bir hutbe okudu ve şunları söyledi:
‘Size tek ve ortaksız olan Allah'ın takvasını; vakar ve ağırbaşlılığı tavsiye ediyorum. Çünkü ben Hz. Peygamber'e şu ellerimle İslâm üzerine biat ettim. Orada Hz. Peygamber'e her müslümana nasihat edeceğime dair söz verdim. Kâbe'nin Rabb'ineand içerim ki ben hepsine nasihat ediciyim ve sizin için Allah'tan af talebinde bulunuyorum'. Bunları söyledikten sonra minberden indi.[1]
________________________________________
[1] Ebu Avane, Müsned I/38 (Ziyad b. Ilaka'dan); Buhari I/14 (Tamamını); Beyhaki ve diğerleri de Ziyad b. el-Haris'den.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/230.
Beşir b. el-Hasâsiyye'nin İslâmî Ameller, Zekat ve Cihat Üzerine Biat Etmesi
- Beşir b. el-Hasâsiyye şöyle anlatıyor: Biat etmek için Hz. Peygamber'e gittim ve ona
‘Benden hangi şeyler üzerine biat alacaksın yâRasûlallah?' dedim. Hz. Peygamber (s.a.v) mübârek ellerini uzatarak şöyle buyurdular:
‘Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek ve ortaksız olduğuna, Muhammed'in de Allah'ın kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna şehâdet edeceksin. Namazı vaktinde kılıp farz olan zekatı verecek ve Ramazan orucunu tutacaksın. Kâbe'yi ziyaret edecek ve Allah yolunda cihat edeceksin!' Bunun üzerine ben şöyle cevap verdim:
‘Ey Allah'ın Rasûlü! İkisi hâriç hepsini yerine getiririm. Allah'a and içerim ki benim dokuz yaşından oniki yaşına kadar develerim vardır. Bunlar hem ailemizin süt ihtiyacını karşılıyor ve hem de binek hayvanı olarak kullanılıyorlar. Bunlardan nasıl zekat veririm. Cihada gelince, ben korkak bir kişiyim. Denildiğine göre kim savaşa katılır da sırtını düşmana çevirirse, o, Allah'ın gazabını haketmiş olur. Bense savaşa katıldığımda düşmandan kaçarak Allah'ın gazabına uğramaktan korkuyorum'. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) elimi tutup sallayarak şöyle buyurdular:
‘Ey Beşir! Zekat yok, cihat yok! Peki sen ne ile cennete gideceksin?' Bunun üzerine Hz. Peygamber'e
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Elini uzat, sana biat edeceğim!' dedim. O da elini uzattı. Ben de bütün bunlar üzerine ona biat ettim.[1]
________________________________________
[1]Kenz VII/12 (Hasan b. Süfyan, TaberaniEsvat'ında, Ebu Nuaym, Hakim, Beyhaki ve İbnAsakir rivayet etmişlerdir); Heysemi I/42 (Hadisi İmam Ahmed'in de rivayet ettiğini söyler).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/231.
- Avf b. Mâlik el-Eşcaî şöyle anlatıyor: Biz yedi, sekiz ya da dokuz kişi olarak Hz. Peygamber'in huzuruna çıktık. Hz. Peygamber (s.a.v) bize
‘Allah'ın Rasûlü'ne biat etmek istemez misiniz?' diye sordular ve bunu üç kere tekrarladılar. Bunun üzerine biz de ellerimizi uzatarak Hz. Peygamber'e biat ettik ve şöyle sorduk:
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Sana biat ettik. Fakat bu biat ne üzerine yapılmıştır?'
‘Allah'a kulluk edip O'na hiç bir şeyi ortak koşmayacak ve beş vakit namazınızı kılacaksınız' dedikten sonra seslerini alçaltarak ‘İnsanlardan hiç bir şey istemeyecek ve dilenmeyeceksiniz!' buyurdular. Bundan sonra bizim bu gruptan hiç bir kimse düşürdükleri kamçılarını bile insanlardan istemedi.[1]
________________________________________
[1]Kenz I/83 (Ruyani, İbnCerir ve İbnAsakir, Avf b. Malik'ten); Terğib II/98 (Müslim, Tirmizi ve Nesai nakletmektedir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/232.
-Hz. Peygamber'in
‘Kim biat eder?' sorusuna karşılık olarak azatlı kölesi Sevbân
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Biz biat ettik ya!' dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) de
‘Bu biraz farklıdır. Bu seferki hiç kimseden birşey istememek şartına bağlıdır' buyurdu. Bunun üzerine Sevbân
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Böyle bir biatın karşılığı nedir?' diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v) de cennet olduğunu söyledi. Sevbân da Hz. Peygamber'e bu şart üzerine biat etti. Bu konuda Ebu Ümâme şunları anlatıyor: ‘Mekke'de, hacıların en çok toplandıkları bir sırada Sevbân'ı gördüm. Bir hayvan üzerinde bulunuyordu. Birden elindeki kamçı hacılardan birinin omuzuna düştü. O kişi kamçıyı vermek istediyse de Sevbân bunu kabul etmeyerek hayvanından indi ve bizzat kendisi aldı.[1]
________________________________________
[1]Terğib II/100 (Taberani'nin Kebir'inden); yine Terğib II/99, 101 (‘Ahmed ve Nesai bunu Sevban'dan muhtasaran rivayet etmişler ve her ikisi de kamçı meselesinin Sevban'a değil Hz. Ebubekir'e ait olduğunu söylemişlerdir' der).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/232-233.
- Ebu Zer şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber'e beş kez biat ettim. O da yedi defa Allah'ı şahit kılarak Allah'ın dini hususunda hiç kimsenin sözüne kulak asmayacağıma dair benden söz aldı. Hz. Peygamber (s.a.v) bir gün beni çağırtarak
‘Ey Ebâ Zer! Allah'ın cenneti karşılığında bana biat eder misin?' dedi. Ben de
‘Evet, ederim!' dedim ve ellerimi uzattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Halktan hiç bir şey istememek üzere biat ediyorsun' buyurdu. Ben de
‘Tamam!' dedim. Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Kamçın düşse dahi almak için kimseden yardım istemeyeceksin, bineğinden inecek ve onu kendin alacaksın' şartını da koştular. Hz. Peygamber (s.a.v) bana ‘Altı gün sonra gel, ey Ebâ Zer! Aklını kullan, sana söyleyeceklerimi iyi dinle!' buyurdular. Yedinci günü oraya vardım; Hz. Peygamber (s.a.v) bana şunları söylediler: ‘Sana Allah'ın emirlerinin gizlisinde ve açığında O'nun takvasından ayrılmamanı tavsiye ediyorum. Bir kimseye kötülük yapacak olursan hemen arkasından ona iyilik yap! Sakın hiç kimseden birşey isteme. Kamçın dahi düşse sen kendin in, al. Sakın herhangi bir emânet kabul etme![1]
________________________________________
[1]Terğib II/99 (İmam Ahmed ve Ebu'l-Müsenna'dan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/233.
- Sehl b. Sa'd şöyle anlatıyor: Ben, Ebu Zer, Übâde b. Sâmit, Ebu Said el-Hudrî ve Muhammed b. Mesleme hep birlikte Hz. Peygamber'e biat ettik. Yanımızda bir altıncı kişi daha vardı. Biz, Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasına kulak asmamak şartıyla biat ettik. Fakat altıncı kişi daha sonra Hz. Peygamber'den bu konuda affını talep etti. Hz. Peygamber (s.a.v) de onu affetti.[1]
- Übâde b. Sâmit şöyle anlatıyor: Ben de Hz. Peygamber'e biat eden o altı kişiden biriydim. Biz hepimiz Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamak, çalmamak, zina etmemek, hak dışında Allah'ın haram kıldığı kimseleri öldürmemek, kimsenin malını yağmalamamak ve Allah'a isyan etmemek hususlarında biatta bulunup söz vermiştik. Hz. Peygamber (s.a.v) de bunun karşılığında bize cennet va'detmiş ve bunlardan birinde sözümüzde durmayacak olursak hükmün Allah'a ait olduğunu söylemişti.[2]
- Yine Übâde b. Sâmit anlatıyor: Biz Hz. Peygamber'in yanında bulunuyorduk ki ‘Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek üzere bana biat ediniz' buyurdu ve şunları ekledi: ‘Kim bu biatında durursa onun mükâfaatı Allah Teala'ya aittir. Kim de bunlardan birini gizlice terkederse onun hesabı da Allah'a havale edilmiştir. O dilerse azap eder, dilerse affeder'[3]
________________________________________
[1]Kenz I/82 (Şaşi ve İbnAsakir'den); Heysemi VII/264 (Taberani'den. Ancak ‘Bu rivayette bulunan Abdulmüheymin b. Ayyaş zayıftır' der).
[2]Kenz I/82 (Müslim'den).
[3]Kenz I/82 (İbnCerir'den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/233-234.
- Übâde b. Sâmit şöyle anlatıyor: Biz birinci Akabe'de onbir kişiydik. Kadınların yaptığı biat gibi biz de Hz. Peygamber'e biat ettik. Bizim bu biatımız savaşlar olmazdan önce olmuştu. Biz ona, Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamak, çalmamak, zina etmemek, iftira etmemek, çocuklarımızı öldürmemek ve herhangi bir marufta ona isyan etmemek üzere biat ettik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) ‘Bu şartları yerine getiren için cennet vardır. Bunlardan birisini terkedenin hesabı Allah'a aittir. O, dilerse azap eder, dilerse bağışlar.'[1]
________________________________________
[1]Kenz I/82 (İbn İshak, İbnCerir ve İbnAsakir'den); Bidaye III/150 (Müslim ve Buhari'de de bunun bir benzerinin rivayet edildiği yazılıdır).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/234.
Ya'lâ b. Münye'nin Babası Adına Biatta Bulunması
- Ya'lâ b. Münye şöyle anlatıyor: Mekke'nin fethinin ikinci gününde Hz. Peygamber'e giderek
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Benden babam adına ve hicret üzerine biat al!' dedim. Hz. Peygamber (s.a.v) de
‘Ben onun adına cihat üzerine biat alırım. Çünkü hicret fetih gününde son bulmuştur' buyurdu.[1]
________________________________________
[1]Beyhaki IX/16; Daha önce geçen Cerir hadisinde ‘Şirkten arınacaksınız' ibaresi de vardı; Beyhaki IX/13 (Cerirhidisinde şu da bulunmaktadır: ‘Mü'mine nasihat edip müşriklerden ayrılmak şartıyla, biat edeceksiniz').
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/235.
- el-Hâris b. Ziyad es-Sâidî şöyle anlatıyor: Hendek günü Hz. Peygamber'in yanına gittim. Halk kendisine hicret üzerine biat ediyordu. Ben onların bu biata davet edildiklerini zannettim ve
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Şu hicret üzerine benim de biatımı al!' dedim. Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Bu kimdir?' buyurdular. Bu soruya ben cevap verdim ve
‘Ben Havt b. Yezid'in (ya da Yezid b. Havt'ın) amcası oğluyum' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Ben sizden hicret üzerine biat alamam. Çünkü halk sizin yanınıza hicret ediyor. Siz kendinize hicret edemezsiniz. Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, Ensar'ı sevdiği halde kendisine kavuşan herkesi Allah sever. Aksine Ensar'a buğzeden hiç kimse yoktur ki öldüğünde Allah da ona buğzetmesin.[1]
- Hendek savaşından hemen önce, hendek kazmak için toplanan halk Hz. Peygamber'e hicret üzerine biat ettiler. Biat tamamlandıktan sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şunları söyledi: ‘Ey Ensar! Siz hicret üzerine biat etmeyiniz. Çünkü halk (Muhacirler) hicret ederek size (Medine'ye) geliyorlar. Fakat şunu biliniz ki kim Ensar'ı sevdiği halde Allah'a kavuşursa Allah da onu sever. Kim de Ensar'a buğzederek O'na ulaşırsa Allah da ona buğzeder.[2]
________________________________________
[1]Kenz VII/134 (İmam Ahmed, Buhari Tarih'inde, İbnEbiHayseme, Ebu Avane, Begavi, Ebu Nuaym ve Taberani'den); İsabe I/279 (Ebu Davud'dan naklen); Heysemi X/38 (Ahmed ve Taberani'nin birçok senetlerle rivayet ettiğini söyler).
[2]Heysemi X/38 (Taberani'den o da Ebu Üseyd es-Saidi'den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/235.
Hz. Peygamber'in Ebu Süfyan ile Hanımı Hind'i İslâm'a Davet Etmesi
Ebu Süfyan, Hind'i terkisine alarak kendisine ait bir araziye gitti. Ben de onların önlerinde yürüyordum. Gençtim, bir merkebe binmiştim. Aniden Rasûl-ü Ekrem'in sesini işittik (veya Rasûlullah (a.s.m) gelerek bize yetişti). Ebu Süfyan “Ey Muaviye! Merkebden in, ona Muhammed binsin!” dedi. Merkebden indim, Rasûl-ü Ekrem (a.s.m)ona bindi. Önümüzden biraz gittikten sonra bize dönüp bakarak şunları söyledi:
“Ey Harb'in oğlu Ebu Süfyan! Ey Utbe'nin kızı Hind! Allah'a and içerim ki siz öleceksiniz, sonra haşre gönderileceksiniz. İhsan eden kimse cennete, kötülük yapan da cehenneme gidecektir. Ben size hakkı söylüyorum. Siz benim ilk uyardığım kimselersiniz!”. Bunları söyledikten sonra Rasûl-ü Ekrem (a.s.m)Fussilet suresinin 1. ayetinden 11. ayete kadar olan bölümü okudu. Ebu Süfyan
“Ey Muhammed! Sözün bitti mi?” diye sordu. Rasûl-ü Ekrem (a.s.m)
“evet” dedi, sonra Rasûlullah (a.s.m) merkebden indi, ben merkebe bindim. Hind, Ebu Süfyan'a yönelerek
“Sen bu sihirbaz için mi oğlumu merkebden indirdin?” dedi. Ebu Süfyan
“Hayır! Allah'a yemin ederim, o sihirbaz da değildir, yalancı da değildir” dedi.[1]
[1] İbn Asakir, (Muaviye'den); Kenz, VII/94; Tabarani ve Heysemi, VI/20, (Ravileri Humeyd b. Münheb müstesna güvenilirdir, onu ise tanımıyorum).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/69.
- Hz. Peygamber (s.a.v) Ensar'a hitap ederek ‘İçinizden oniki kişi seçiniz. Bunlar kavimleri içerisinde kalmakla birlikte benim vekillerim olsunlar' buyurdu. Bunun üzerine Ensar dokuzu Hazrec, üçü de Evs kabilesinden olmak üzere oniki kişi seçtiler.[1]
________________________________________
[1]Bidaye III/160 (İbn İshak'tan, o da Ka'b'dan); Mecma VI/42 (İmam Ahmed ve Taberani'nin de uzun olarak rivayet ettiği kaydedilir); Heysemi VI/45; Hafız VII/157 (‘Hadisi İbn İshak rivayet etmiştir; İbnHibban da ondan tashih etmiştir' denir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/238.
- Hz. Peygamber'e ilk biat eden kişi Ebu'l-Heysem b. Teyyihan'dır. Bu zat Hz. Peygamber'e şunları söyledi:
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Daha önceleri bizimle halk arasında bazı andlaşmalar vardı. Zannediyorum ki biz bunları keseceğiz. Sonra sen de kavmine dönecek olursan bu andlaşmaları bozduğumuzdan dolayı onlara savaş açmış oluruz'. Bu söz üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) güldü ve ona şöyle dedi:
‘Kanınız kanımız, kanlarının dökülmesini helal saydıklarınız benim de dökülmesini helal saydığımdır'. Hz. Peygamber'in bu sözlerinden çok hoşlanan Ebu'l-Heysem arkadaşlarına dönerek şunları söyledi:
‘Ey kavmim! O, Allah'ın Rasûlü'dür. Şahitlik ederim ki o doğrudur. Ve o bugün Allah'ın hareminde ve O'nun emniyeti altında bulunmaktadır. Kendi kavminin ve aşiretinin arasındadır. Biliniz ki eğer peygamberi Medine'ye getirecek olursanız bütün Araplar hep birlikte karşımıza dikileceklerdir. Eğer Allah yolunda savaşmayı, mal ve evlatlarınızın elinizden çıkmasını göze alabiliyorsanız onu memleketinize davet ediniz. Çünkü o gerçekten Allah'ın Rasûlü'dür. Eğer onu yardımsız bırakmaktan korkuyorsanız hiç getirmeyiniz!' Bu sözleri dinleyen Ensar da
‘Biz Allah'tan ve Rasûlü'nden duyduklarımızı kabul ettik. Ey Allah'ın Rasûlü! Biz, bizden istediklerinin hepsini sana veriyoruz. Sen ey Eba'l-Heysem! Peygamber'le aramızdan çekil de ona biat edelim' dediler. Ebu Heysem de
‘İlk biat eden kişi benim' dedi. Sonra diğerleri de kalkarak Hz. Peygamber'e biat ettiler.[1]
________________________________________
[1]Heysemi VI/47 (Taberani'den, o da mürsel olarak Urve'den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/238-239.
- Ensar, Hz. Peygamber'e biat etmek üzere bir araya geldiklerinde Abbas b. Übâde b. Nedle
‘Ey Hazrecliler topluluğu! Şu kişiye (Hz. Peygamber) hangi konularda biat ettiğinizi biliyor musunuz?' diye sordu. Onların ‘Evet!' demesi üzerine de şunları söyledi:
‘Siz kızıl, siyah ne kadar insan varsa hepsiyle savaşmayı göze alarak ona biat ediyorsunuz. Eğer mallarınıza bir musibet dokunduğunda, ileri gelenleriniz öldürüldüğünde onu düşmanlarına teslim edecekseniz hiç götürmeyiniz daha iyi. Çünkü,andolsun ki böyle birşey hem bu dünyada hem de âhirette sizin için bir utanç olacaktır. Fakat siz mallarınız elinizden çıksa, ileri gelenleriniz öldürülse dahi onun söylediklerini harfiyyen yerine getireceğinize söz veriyor ve bu konuda kendinize güveniyorsanız onu götürebilirsiniz. Allah'a yemin ederim ki işte bu durum sizin için hem bu dünyada hem de âhirette bir hayır olacaktır'. Ensar
‘Biz onu, mallarımızın elimizden alınması ve ileri gelenlerimizin öldürülmesi ihtimaline rağmen kabul ediyoruz' dediler. Sonra da Hz. Peygamber'e dönerek
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Bu söz verdiklerimizi yerine getirirsek bizim için ne vardır?' diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.v) de
‘Cennet vardır' buyurdular. Bunun üzerine Ensar
‘Elinizi uzatınız ey Allah'ın Rasûlü!' dediler. Hz. Peygamber (s.a.v) elini uzattı, onlar da biat ettiler.[1]
- Daha sonra Hz. Peygamber,
‘Herkes kendi yükünün yanına gitsin!' buyurdular. Abbas b. Übâde
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Seni hak Peygamber (s.a.v) olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki eğer istersen biz yarın kılıçlarımızla Mina'dakilere hücum ederiz' dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) de buna karşılık
‘Biz henüz böyle birşeyleemrolunmadık. Siz yüklerinizin başına gidiniz!' buyurdu.[2]
________________________________________
[1]Bidaye III/164 (İbn İshak'tan, o da Asım b. Ömer b. Katade'den).
[2]Bidaye III/164 (İbn İshak'tan, o da Ma'bed b. Ka'b vasıtasıyla kardeşi Abdullah'tan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/239.
- Hz. Peygamber (s.a.v) hendek kazmakta olanları ziyaret etmek için bir sabah evinden çıkmıştı. Oraya vardığında sabahın o soğuk saatında hendek kazmakta olan Ensar ve Muhacirleri gördü. Bunlar müslümanların kendi yerlerine çalışmak üzere gönderebilecek bir köleye sahip olamayanlarındandı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Ey Allah'ım! Asıl hayat, âhiret hayatıdır. Ensar ve Muhacirleri bağışla!' Orada çalışmakta olanlar da şöyle bir şiirle karşılık verdiler:
‘Biz yaşadığımız sürece cihat üzerine Muhammed'e biat etmiş kimseleriz.'[1]
________________________________________
[1]Cem'ü'l-Fevaid II/51 (Müslim ve Tirmizi'nin rivayet ettiği zikredilmektedir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/240.
Seleme b. el-Ekvâ'nın Hz Peygamber'e Ölüm Üzerine Biat Etmesi
- Seleme b. el-Ekvâ şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber'e biat ettikten sonra gidip bir ağacın gölgesine oturdum. Halk çekildikten sonra Hz. Peygamber (s.a.v) bana
‘Ey Ekvâ'nın oğlu! Biat etmez misin?' dedi.
‘Ey Allah'ın Rasûlü! Biat ettim ya!' deyince de
‘İkinci kez' buyurdular. Bunun üzerine ben de ikinci defa olarak biat ettim. Biz o gün ölüm üzerine biat etmiştik.[1]
- Harre günü[2] bir kişi Abdullah b. Zeyd'e gelerek
‘İbnHanzele çevresindekilerden ölüm üzerine biat alıyor' dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Zeyd şunları söyledi:
‘Ben bu hususta Hz. Peygamber'den sonra hiç kimseye biat etmem. Ölüm üzerine biatı Hz. Peygamber (s.a.v) almıştır.[3]
________________________________________
[1] Aynı VII/16 (Müslim, Nesai ve Tirmizi'nin de rivayet ettiği zikredilmektedir); Beyhaki VII/146; İbnSa'd IV/39
[2] Bu gün İslam tarihinde meşhur bir gündür. Harre Medine'nin hemen dışında siyah taşlı bir arazinin adıdır. Yezid b. Muaviye devrinde Şam askerleri bu Harre gününde Medine'yi yağmalamışlardır. Bu ordunun kumandanı Müslim b. Ukbe el-Mürri olup ashab ve tabiinle savaşmak üzere gelmişti. Bu olay Hicri 63 senesi Zilhicce ayında meydana gelmiştir. Bu olayın akabinde Yezid helak olmuştur.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/241.
[3] Aynı VII/15 (Abdullah b. Zeyd'den. Ayrıca Müslim'in de rivayet ettiği zikredilir); Beyhakı VIII/146.
Übâde b. Sâmit'in Bu Konudaki Konuşması
- Bir toplantıda ortaya su katılmış şaraplar getirildi. Übâde b. Sâmit de orada bulunuyordu; kalktı, şarap dağarcıklarını delip içindekileri akıtarak şunları söyledi: ‘Biz Hz. Peygamber'e şu hususlarda biat ettik: Üzüntülü ve neşeli anlarımızda kendisini dinlemek ve ona itaat etmek. Darlıkta ve bollukta infakta bulunmak; iyiliği emredip kötülükten alıkoymak. Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamak. Hz. Peygamber'in Medine'ye gelmesi halinde kendi nefislerimizi, hanımlarımızı, çocuklarımızı koruduğumuz gibi onu da korumak ve kendisine yardımcı olmak! İşte bu, Hz. Peygamber'in bizimle yapmış olduğu biattır.[1]
- Übâde b. Sâmit şöyle anlatıyor: Biz Hz. Peygamber'e savaş üzerine biat yaptık. Sıkıntılı ve sevinçli zamanlarımızda, hoşumuza giden ve gitmeyen her durumda onu dinleyip kendisine itaat edecektik. Hak sahipleriyle çekişmeyecek ve nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayacaktık.[2]
________________________________________
[1]Bidaye III/163 (Beyhaki'den o da Abdullah b. Rafi'den).
[2]Bidaye III/163 (Yunus, İbn İshak'tan, o Übade b. el-Velid b. Übade'den, o da babasından); Terğib IV/3 (Buhari ve Müslim'in de rivayet ettiği zikredilir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/242.