- Ziyad b. Cez'ez-Zebîdî şöyle anlatıyor: Hz. Ömer'in halifeliği döneminde İskenderiye'yi fethettik. Sonra da Belhib'de Hz. Ömer'in mektubunu beklemeye başladık. Sonunda beklediğimiz mektup geldi. Mektupta şunlar yazıyordu: ‘Mektubun elime ulaştı. Orada İskenderiye kralının elinizdeki esirlere karşılık cizye teklifinde bulunduğunu yazıyorsun. Hayatım üstüne yemin ederim ki bana göre sürekli bir cizye hem bizim için ve hem de bizden sonra gelecek olan müslümanlar için paylaştırılan ve sanki hiç olmamış gibi olan bir esirden, bir ganimetten çok daha hayırlıdır. Bunları İskenderiye kralına bildir. Bize cizye versin. Sen de elindeki esirleri müslümanlık ile kendi dinleri arasında seçim yapma hususunda serbest bırak. Kim İslâm'ı seçerse o müslümanlardandır. Müslümanlar için geçerli olan şeyler âynıyla onun için de geçerlidir. Kim de kavminin dinini tercih ederse kavminin boynuna vurulan cizye zilleti onun da boynuna vurulacaktır. Arap arazisine dağılıp da kimi Mekke'ye kimi de Yemen'e giden esirlerine gelince artık onları iade etmeye gücümüz yetmez. Gücümüzün yetmeyeceği bir konuda barış yapmak da istemiyorum'[1].
[1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/222-223.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler