- Rasûlullah'ın ashabından yedi kişi bir hurmayı emer ve düşen yaprakları yerlerdi. Hatta dudakları bu yapraklar sebebiyle şişerdi.[1]
Ebu Hureyre şöyle dedi: Biz yedi kişiydik. Bize açlık isabet etti. Hz. Peygamber (s.a.v) bana yedi hurma verdi. Her insana bir hurma düşüyordu.[2] Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Bir gün evimden çıkarak mescide doğru gidiyordum. Beni evimden çıkaran da açlıktı. Rasûlullah'ın ashabından birkaç kişiye rastladım,
“Ya Eba Hureyre! Bu saatte seni evinden çıkaran nedir?” dediler.
“Açlıktan başka bir şey değildir!” dedim. Onlar da
“Biz de ancak açlık sebebiyle çıktık!” dediler. Biz hep beraber Rasûlullah'ın huzuruna çıktık. Hz. Peygamber (s.a.v)
“Bu saatte sizi buraya getiren nedir?” diye sorunca
“Ey Allah'ın Rasûlü, bizi açlık buraya getirdi” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) içinde hurma bulunan bir tabak getirdi ve her kişiye iki hurma verdi. Sonra da
“Bu hurmaları yeyiniz ve üzerine su içiniz. Bu bugün size yetecektir” buyurdu. Ben bir hurmayı yedim, birini de cebime koydum. Hz. Peygamber (s.a.v)
“Ey Eba Hureyre! O hurmayı niçin cebine koydun?” diye sordu. Ben de
“Bunu anneme götüreceğim!” dedim. Hz. Peygamber (s.a.v)
“Onu ye! Biz sana iki hurma daha vereceğiz” dedi ve bana iki hurma daha verdi.[3]
- Hz. Peygamber (s.a.v) bir gün Hendek'e gitti. Sabahın soğuk olan erken saatlerinde ensar ile muhacirin, yanlarına köle almaksızın hendek kazdıklarını görünce
“Ey Allah'ım! Hayat ahiret hayatıdır. Ensar ve muhacirini affeyle!” beyitini okudu. Onlar da Rasûlullah'a
“Biz hayatta kaldıkça daima cihad üzerinde Hz. Muhammed'e biat eden kimseleriz!” beyitiyle karşılık verdiler.[4]
- Muhacir ve ensar Medine'nin etrafında hendek açıyor, toprağı sırtlarıyla taşıyarak
“Biz hayatta kaldıkça İslâm üzere Hz. Muhammed'e biat eden kimseleriz!” beyitini okurlardı. Hz. Peygamber (s.a.v) de onlara
“Ey Allah'ım! Hayr ancak ahiretin hayrıdır. Ensar ve muhacirine bereket ver. Onları mübarek kıl!” beyitiyle karşılık verirdi. Onlara bir avuç arpa getirilir, kokusu bozulmuş bir yağ ile kavrulur, onların önüne konulurdu. Bu tatsız yemek boğazlarına takılıp kaldığı halde, onlar aç olduklarından onu yerlerdi.[5]
- Cabir şöyle anlatıyor: Hendek gününde üşüyorduk. Sert bir kaya ile karşılaştık. Sahabîler Hz. Peygamber'e gelerek
“Hendekte sert bir kaya çıktı” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v)
“Ben şimdi hendeğe inerim” buyurdu. Sonra kalktı, onun mübarek karnında taş bağlıydı. Biz üç gün hiçbir şey yemeden kazmaya devam ettik.[6]
- Hz. Peygamber (s.a.v) ve ashabı hendek kazarken, açlıktan karınlarına taş bağladılar.[7]
- Abdullah b. Amir babasından şöyle naklediyor: Hz. Peygamber (s.a.v) bizi askeri birlikle gönderirdi. Yiyeceğimiz, hurmaların küflenmişi idi. O birliğin başındaki zat, onu avuç avuç bize takdim ederdi. Hatta son zamanlarda birer birer veriyordu. Babama
“O hurmalar ne kadar yeterdi?” dedim. Babam
“Ey oğlum! Bunu hiç sorma, biz o hurmaları kaybettikten sonra ona muhtaç olduk!” dedi.[8]
________________________________________
[1] Heysemi, X/322, senette Huleyb b. Balec vardır. Bu zat zayıftır.
[2] Terğib, I/178 (İbn Mace'den)
[3] İbn Sa'd, IV/329 (Ebu Hureyre'den)
[4] Buhari (Enes'den)
[5] Buhari (Enes'den)
[6] Bidaye, IV/97 (Buhari'den)
[7] Bidaye, IV/100 (Tabarani'den); İbn Ebi Şeybe, bunu Cabir'den rivayet ediyor. Onda “Onlar sekiz yüz kişiydiler” ibaresi de vardır.
[8] Ebu Nuaym, Hilye, I/179. Bunu, İmam Ahmed, Bezzar ve Tabarani de rivayet etmiştir.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/309-310.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler