Mü'minlerin emîri (Emirü'l-Mü'minîn) Hz. Ömer mü'minlerden oluşan bir ordu toplandığında, başlarına ilim ve fıkıhtan anlayan birisini tayin ederdi. Yine bir seferinde Medine'de büyük bir ordu toplandı. Hz. Ömer bu ordunun kumandanlığına Seleme b. Kays el-Eşcaî'yi getirdi ve ona şunları söyledi: ‘Yoluna Allah'ın ismiyle devam et. Allah'ı inkar edip insanları O'nun yolundan döndürmeye çalışanlarla savaş. Bir müşrik ordusuyla karşılaşırsanız onları şu üç şeyden birine davet ediniz:
Önce İslâm'a davet ediniz. Müslüman olurlar ve memleketlerinde kalmak isterlerse mallarından zekat vermek zorundadırlar. Ayrıca müslümanların ganimetlerinden onlar için bir pay yoktur. Fakat onlar müslüman olduktan sonra sizinle birlikte hareket ederlerse, sizin için geçerli olan herşey aynısıyla onlar için de geçerlidir. İslâm'a icâbet etmezlerse haraç vermelerini teklif ediniz. Bunu kabul edecek olurlarsa onlarla düşmanlarıyla savaşınız. Onlara güçlerinin üstünde tekliflerde bulunmayınız. Eğer haracı da vermeyecek olurlarsa o zaman onlara savaş açınız. İyi biliniz ki Allah mutlaka sizi onlara üstün getirecektir. Eğer onlar bir kaleye sığınırlar ve sizden Allah'ın ve Rasûlü'nün hükmü üzerine teslim olmak isterlerse sakın bunu kabul etmeyiniz. Çünkü Allah'ın ve Rasûlü'nün onlar hakkındaki hükmünün ne olduğunu bilmiyorsunuz. Eğer yine Allah ve Rasûlü'nün zimmeti üzerine teslim olmak isterlerse onlara bu ahdi de vermeyiniz. Siz kendi ahdinizi veriniz. Sizinle savaşırlarsa aşırıya kaçmayınız, haksızlık yapmayınız. Hiç kimseye işkence etmeyiniz, çocukları öldürmeyiniz!' Bu ordunun kumandanı olan Seleme şunları anlatıyor:
‘Biz bu emirleri aldıktan sonra gideceğimiz yere doğru yola çıktık. Nihayet müşrik olan düşmanlarımızla karşı karşıya geldik. Onları mü'minlerin emîrinin emrettiği şeylere davet ettik. Müslüman olmayı kabul etmediler. Bunun üzerine haraç vermelerini istedik; buna da yanaşmadılar. Savaş kaçınılmaz olmuştu. Savaşa tutuştuk, Allah bizi galip getirdi ve onların hepsini öldürdük. Çoluk-çocuğunu esir, mallarını da ganimet olarak aldık.[1]
[1] Taberi V/9 (Süleyman b. Büreyde'den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/218-219.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler