Cahiliye devrinde Kâbe’nin anahtarları sadece Hz. Osman bin Talha’nın sülalesinin yanında bulunurdu. Bu vazife en son babasına kalmıştı. Uhud cihadı’nda, müşriklerin safında bulunan babası Talha öldürüldüğünde, bu görev kendisine kaldı.
Peygamberimiz, Mekke’de bulunduğu sırada Osman bin Talha’yı İslamiyet’e davet etmişti. Osman da, “Sen kavminin dinine aykırı davranıp yeni bir din ortaya çıkarmış bulunuyorsun.” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştu:
“Ey Osman, ümit ederim ki, bir gün sen beni, bu anahtarı nereye istersem koyabileceğim, kime istersem verebileceğim bir mevkide de göreceksin…”
Osman, bu sözlerdeki gerçeği anlayamamış, “O zaman Kureyş kıymetten düşmüş olur.” demişti. Resûlullah ise, “Hayır, Kureyş asıl o zaman kıymetlenecek.” buyurmuştu.
Aradan yıllar geçti. Osman bin Talha’nın kalbi İslamiyet’e ısındı. Hicret’in 8. yılında, Mekke’nin Fethi’nden biraz önce Müslüman oldu. Medine’ye hicret etti.
Mekke fethedildikten sonra Peygamberimiz, Osman’ı (r.a.) göndererek annesinden anahtarı getirmesini istedi. Geldiğinde de, “Sana vaktiyle söylediğim şey gerçekleşmedi mi?” buyurdu. Osman (r.a.), “Evet, şehadet ederim ki, sen Allah’ın Resûl’üsün.” dedi. Peygamberimiz daha sonra, “Cenâb-ı Hak size, emanetleri ehline vermenizi emreder.” âyetini okudu ve anahtarı tekrar Osman bin Talha’ya (r.a.) verdi. Hicret’in 42. senesinde vefat eden Osman bin Talha’nın (r.a.) sülalesi, Kâbe’nin anahtarcılığı görevini uzun müddet yürüttü.[1]
________________________________________
[1]Üsdü’l-Gàbe, 3: 372; Müstedrek, 3: 429; Hz. Muhammed ve İslamiyet, 8: 298-299.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler