Alkame b. el-Hâris şöyle anlatıyor: Kavmimden altı kişi ile birlikte Hz. Peygamber'e gittik. Selamdan sonra onunla konuştuk. Konuşmamız hoşuna gitti ve
‘Siz nesiniz?' dedi. Biz de cevap olarak mü'minler olduğumuzu söyledik. O zaman
‘Her kavlin bir hakikati vardır. Sizin imanınızın hakikati nedir?' diye sordu. Şöyle cevap verdik:
‘Bunlar onbeş haslettir. Beş hasletini sen bize emrettin; beşini de senin elçilerin. Son beş haslet ise tâ câhiliyetten beri bizim ahlakımız olup hâlâ da onları bırakmış değiliz. Ancak bunları yasaklarsanız onlardan da vazgeçeriz'. Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Benim size emrettiğim beş haslet nedir?' diye sordu. Şöyle dedik:
‘Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kaderin hayır ve şerrine iman etmemizi emrettin'.
‘Elçilerimin size emrettiği beş şey nedir?' diye sordu. Buna şu cevabı verdik:
‘Elçilerin bize Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun tek ve ortaksız, seninse O'nun kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna iman etmemizi, farz namazı kılmamızı, farz olan zekâtı vermemizi, Ramazan ayında oruç tutup gücümüz yetiyorsa hacca gitmemizi emrettiler'. Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Câhiliyette edindiğiniz hasletler nelerdir?' diye sordu. Cevab olarak dedik ki:
‘Zenginlik halinde Allah'a şükretmek, bela anında sabr, harp sahalarında doğruluk ve kazanın acısına rıza göstermek, düşmanlarımızın başına bir musibet geldiğinde ona sevinmemektir'. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)
‘Fakihtirler, ediptirler. Nerdeyse Peygamber (s.a.v) olacaklar. Ne şerefli hasletler varmış sizde' dedikten sonra bizlere gülümseyerek şöyle buyurdu:
‘Size beş haslet vasiyet ediyorum ki Allah o hasletlerle sizin için hayır hasletlerini kemale erdirsin: Yiyemeyeceğiniz şeyleri toplamayınız; içlerinde oturamayacağınız binalar yapmayınız. Yarın bırakıp gideceğiniz şeylerde başkalarıyla çekişmeyiniz; O'na kavuşup huzurunda toplanacağınız Allah'tan korkunuz. Varacağınız ve orada ebedî kalacağınız yer için hazırlıkta bulununuz'[1]
- Daha önce el-Adeviyye'nin, dedesinden naklettiği bir hadiste
“Ne söylüyorsun?” sorusuna cevap olarak Hz. Peygamber (s.a.v) şunları söylemiştir:
‘Allah'tan başka ilah olmadığına, benim, Allah'ın Rasûlü (s.a.v)olduğuma şehadet edip bana gelecek Kur'an'a iman edeceksiniz. Lat ve Uzza'yı bırakacak, onları inkâr edeceksiniz. Namazı kılacak, zekâtı vereceksiniz...' (İsmi verilmeyen bir kişiyi imana davet etmek konusunda geçti.)[2]
[1] Kenz I/69 (Hakim'den); Nisaburi (Alkame'den); Askeri, Reşari, İbn Asakir (Süveyd b. El-Haris'ten); İsabe II/98'de yer aldığına göre bu rivayet daha meşhurdur. Ebu Nuaym, Hilye IX/279 (Yine Süveyd'den: “Kaderin hayır ve şerrine iman” yerine “Ölümden sonra dirilmeye iman” ibaresi, “Düşmanların musibete uğradığında sevinmemek” yerine “Düşmanların sevindikleri durumlarda sabır göstermek” ibaresi bulunmkatadır)
[2] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/111-112.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler