- Ebu Umame şöyle anlatıyor: Rasûlullah (a.s.m) beni kavmime elçi olarak gönderdi. Onları Allah'a davet edecek, İslâm'ın güzelliklerini onlara arzedecektim. Onlara vardım. Develerini sulamışlar, sağmışlardı ve süt içiyorlardı. Beni gördüklerinde Sudey b. Aclân'a (Ebu Umame'nin ismidir) merhaba dediler. Ve devam ederek
‘Kulağımıza geldiğine göre sen şu kişiye (yani Rasûlullah'a) iman etmişsin!' Dedim ki:
‘Hayır ona değil. Fakat Allah'a ve Rasûlü'ne iman ettim. Ve Rasûlullah (a.s.m) beni elçi olarak size gönderdi. Size İslâm'ı ve İslâmî kuralları arzediyorum'.
Biz bu haldeyken onlar bir çanak getirdiler. Onu önlerine koydular, etrafında toplandılar ve yediler.
“Ey Sudey! Sen de gel” diye beni de çağırdılar. Dedim ki:
‘Azab olasıca! Şunu (kanı) haram kılan kişinin yanından geliyorum. Ancak Allah'ın buyurduğu gibi kestikleriniz müstesnadır'. Onlar
“Allah ne dedi?” diye sorunca ben de
‘Size leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası namına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yukardan yuvarlanmış, boynuzlanmış, canavar tarafından parçalanarak ölü bulunan hayvanlar haram kılındı. Ancak canlıyken yetişip kesmiş olmanız hariç. Dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, fal oklarıyla kısmet ve şans aramanız dahi haram kılındı... (Maide: 5/3) ayetini indirdi' dedim. Böylece ben onları İslâm'a davet ediyordum, onlar da bundan imtina ediyorlardı. Onlara dedim ki:
‘Azab olasıcalar! Bana bir yudum su veriniz, çok susadım'. Dediler ki:
‘Sana su vermeyiz. Sen susuzluktan öleceksin'. Başımda sarığım vardı. Sarığımı iyice sardım. Başımı yere koydum ve sıcak kumlar üzerinde, şiddetli hararette yattım.
Uyku halinde birisi bana cam bir kadehte -insanlar o devirde ondan daha güzelini görmemişlerdi-, bir içecek getirdi. İnsanlar o içkiden daha lezzetlisini, daha hoşa gidenini görmemişlerdir. Onu bana verdi, içtim. Uykuda onu içtikten sonra uyandım. Allah'a yemin ederim ki, onu içtikten sonra ne susadım ne de susamanın ne olduğunu tanıdım.[1]
[1] Tabarani; Heysemi, Mecma'l IX/387 “Bu hadiste Beşir b. Şureyh vardır ki bu zat zayıftır”. Kenzü'l-Ummal, VII/97 (İbn Asakir'den); Ebu Ya'la (muhtasar olarak) şu ekle beraber “Sonra onlardan birisi onlara şöyle hitab etti: Kavminizin ileri gelenlerinden bir kişi size geldi. Fakat siz ikramda bulunmadınız. Bu kınama üzerine bana süt getirdiler. Artık içmem dedim. Ve onlara karnımı gösterdim. Onlar bu manzara karşısında tümüyle müslüman oldular”. Beyhaki, Delail; İsabe II/182; Hakim, Müstedrek, III/641
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/104-105.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler