SAHABELERİN İNSANLARI HİDÂYETE ERDİREN AMEL VE AHLAKLARIAmr b. el-Cemûh'un Müslüman Olması İçin Kendi Oğlu ile Muaz b. Cebel'in Gayret Göstermeleri
- Ensar Hz. Peygamber'e biat ettikten sonra Medine'ye döndüler. Bundan sonra İslâm, Medine'de yayıldı. Ama yine de Medine'de birçok müşrik bulunuyordu. Bunlardan birisi de Amr b. Cemûh'tu. Oğlu Muaz da Akabe'de bulunmuş ve orada Hz. Peygamber'e biat etmişti. Amr b. Cemûh, Benî Seleme kabilesinin ileri gelenlerinden biriydi. Kendisine odundan bir put yapmış ona tapıyordu. Bu putun adı Menat idi. Daha önceleri Medine'nin ileri gelenleri de hep böyle yaparlardı. Cemûh tapmakta olduğu bu putu arasıra temizlerdi. Beni Seleme gençlerinden kendi oğlu Muaz, Muaz bin Cebel ve müslüman olup da Akabe biatında bulunmuş olan bazı gençler bir gece bu putu çalarak götürür. Benî Seleme'nin def-i hâcetlerini yaptıkları çukurlardan birisine atarlar: her tarafı pislik içinde kalır. Sabahleyin Amr ‘Azab olunasıca! Bu gece bizim ilahımızı kim çalıp götürmüştür?' der. Sonra da onu arar ve atıldığı çukurda bulur. Onu oradan çıkarır, yıkar, temizler ve evindeki yerine kor. Sonra da ‘Allah'a yemin ederim ki, bu işi senin başına açanın kim olduğunu bilseydim onu rezil ederdim' der. Aynı gençler Amr'ın uyumasından sonra o gece de putu alıp, yine o çukura atarlar. Bu iş böyle uzun müddet devam eder. Sonunda bir gün Amr yine onu pislikten çıkarır, temizler ve yerine kor. Boynuna da bir kılıç asarak şöyle der: ‘Andolsun ki bu işi sana kimin yaptığını bilmiyorum. Şayet kendine bir hayrın varsa işte sana bir kılıç; onunla kendini koru!' Akşam olunca gençler yine putu yerinden alırlar. Boynundaki kılıcı çıkarırlar ve bu sefer onu bir köpek leşine bağlayarak yine aynı çukura atarlar. Sabahleyin kalkan Amr putunu yine bulamaz. Onu bulduğunda bu kez de bir köpek leşine bağlanmış olduğunu görerek içinde bulunduğu gülünç hali anlar ve kavminden müslüman birisiyle konuşarak İslâm'ı kabul ederek çok iyi bir müslüman olur.[1]
- Benî Seleme gençleri müslüman olduklarında Amr b. Cemûh'un hanımı ile oğlu da müslüman oldu. Bundan habersiz olan Amr, hanımına
‘Sakın aile efradından hiç kimsenin müslüman olmasına izin verme. Biz de bu arada onların ne yaptıklarını izleyelim' dedi. Hanımı da
‘Öyle olsun' dedi ve ekledi: ‘Bu konuda falan oğlunun söyleyeceklerini dinlemek istemez misin?' Amr
‘Yoksa o da onlara meyledip müslüman mı oldu?' diye sordu. Hanımı
‘Hayır! Fakat onlarla beraber idi. Onu çağır da konuş' dedi. Amr da oğlunu çağırarak ‘Mus'ab b. Umeyr'den dinlediklerini bana da anlatır mısın?' dedi. O da Fatiha Suresi'ni ‘sırâte'l-müstakîm' kelimesine kadar okudu. Amr
‘Bu ne kadar güzel bir söz! Acaba onun bütün sözleri böyle midir?' diye sorunca oğlu
‘Ey babacığım! Onun bütün sözleri birbirinden güzeldir. Ona biat etmek istemez misin? Zaten neredeyse kavminin hepsi ona biat etmişlerdir' dedi. Amr da
‘Gidip Menat'a danışmadan, onun söylediklerini dinlemeden biat etmem' dedi. Onlardan herhangi birisi Menat'a birşey danışmak istediğinde ihtiyar bir kadın onun arkasında durur ve onlara cevap verirdi. Böylece Amr, Menat'a gitti. Fakat o sırada putun arkasında o ihtiyar kadın yoktu. Amr Menat'ın yanına vardı, teşekkür ettikten sonra ona şunları söyledi:
‘Ey Menat! Altından sular aktığı halde senin bundan haberin bile olmadı. Çünkü birisi çıktı (Mus'ab b. Umeyr) ve sana ibadet etmemizi yasakladı. Seni bırakmamızı söyledi. Bense sana danışmadan ona biat etmek istemedim!' Amr bu şekilde onunla uzun uzadıya konuştu, fakat sözlerine hiç bir cevap alamadı. Sonunda ona
‘Görüyorum ki henüz müslüman olmadığım halde bana kızmışsın' dedi ve kalkıp onu kırdı.[2]
- Amr müslüman olup Allah'ı tanıdıktan sonra o putu her hatırladıkça ona sövüyor ve kendisini bu körlük ve sapıklıktan kurtaran Allah'a şükrediyor ve şu şiiri okuyordu:
‘Ben geçmişten ötürü Allah'a dönüş yapıyor; ateşinden kurtulmak için O'na sığınıyorum. Verdiği nimetlerden dolayı Allah'a hamdediyorum. O, Kâbe'nin de, onun örtüsünün de ilahıdır. Yoldan çıkanların ve gökten düşen yağmur taneleri sayısınca O'nu tesbih ediyorum. Çünkü O, karanlıklar içinde bulunduğum bir sırada bana yol gösterdi. Menat denilen putun bağlılarından olduğum bir sırada beni hidâyete erdirdi. Beni şakaklarımdaki saçlar beyazlaştıktan sonra onun ayıbından ve utancından kurtaran da O'dur. Ben bu karanlıklar içerisinde neredeyse helak oluyordum. Fakat O, takdiriyle bana yetişti. O halde yeryüzünde yaşadığım sürece yalnızca O'na şükreder ve yine sadece O'na hamdederim. O, bütün mahlûkâtın ilahı ve rızık vericisidir. Şu anda Allah'ın evinde ve O'nun himâyesinde olmak isterim'. Amr b. Cemûh, putunu yeren başka bir şiirinde de şunları söylüyordu:
‘Andolsun ki sen bir ilah olsaydın bir köpek leşine bağlanıp da pis bir çukura atılmazdın. Yazıklar olsun seni ilah edinip sana kulluk yapana. Verdiğin zararları artık anladık. Nimetlerin sahibi olan O yüce Allah'a hamd olsun. O, rızıkları veren din sahibidir. Beni küfrün rehini olup kabir karanlıklarına girmekten kurtaran da O'dur.[3]
[1] Delail, s. 109 (İbn İshak'tan).
[2] Delail, s. 109 (Müncab, Ziyad tarikiyle İbn İshak'tan. O şöyle demiştir: ‘'Bu olayı bana Beni Seleme kabilesinden bir kişiden dinleyen İshak b. Yesar anlatmıştır').
[3] Ebu Nuaym, Delail, s. 109 (İbrahim b. Seleme, İbn İshak'tan).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/220-222.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaptığınız için teşekkürler