24 Mayıs 2022 Salı

Ebu Ubeyde ve Arkadaşlarının Yolculukta Çektikleri Açlık

 

- Hz. Peygamber (s.a.v)  bizi bir kıta olarak gönderdi ve başımıza Ebu Ubeyde'yi emir yaptı. Biz Kureyş'in bir' kervanına saldırmak istiyorduk. Bize bir dağarcık dolusu hurma vermişti. Ondan başka azığımız yoktu. Ebu Ubeyde hurmaları birer birer bize veriyordu. Ben babamdan 

“Siz bir hurma ile ne yapıyordunuz?” diye sordum. Babam 

“Biz onu çocuğun memeyi emmesi gibi emerdik. Sonra da su içerdik. O gün bu bize kâfi gelirdi. Biz bastonlarımızla kurumuş yemişlere vurur, yere döker, sonra su ile onları ıslatarak yerdik” dedi.[1]



________________________________________

[1] Bidaye, IV/276; Heysemi, X/322, bu hadisin ravileri arasında Zema b. Salih vardır. Bu kişi zayıftır. Ayrıca bu hadisi, Malik, Buhari, Müslim ve başkaları da rivayet etmiştir. Onların rivayetine göre bunlar üç yüz kişiydi. Tabarani'nin rivayetinde ise bunların altı yüz kişi olduğu kaydı vardır.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/310.

20 Mayıs 2022 Cuma

Hz. Peygamber (s.a.v) ve Ashabının Tihame Savaşında Açlık Çekmeleri

 


- Ebu Hubeyş el-Ğıfari şöyle anlatıyor: Tihame gazvesinde Rasûlullah (a.s.m) ile beraberdim. Biz Fıstas denilen yere vardığımızda sahabîler peygambere gelerek

“Ey Allah'ın Rasûlü! Açlık bizi yordu. Bize izin ver de develeri kesip yiyelim” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v) de bu teklifi kabul etti. Bu hadise Ömer'e anlatılınca Rasûlullah'a gelerek

“Ey Allah'ın Peygamber'i! Ne yapıyorsun? Halka binekleri kesmelerini emretmişsin. Peki neye bineceklerdir?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Ey Hattab'ın oğlu! O halde sen ne diyorsun, senin fikrin nedir?” diye sordu. Ömer

“Onlara yemeklerinin fazlasını getirmelerini emret. Onu bir kaba koy, bereketlenmesi için Allah'a dua et” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) onlara emretti. Yemeklerinin fazlasını getirerek bir kabda topladılar. Hz. Peygamber (s.a.v) dua ettikten sonra

“Kablarınızı getirin” dedi. Herkes geldi, bundan karnını doldurdu.[1]

- Hz. Ömer şöyle anlatıyor: Rasûlullah (a.s.m) ile beraber bir gazvede bulunuyorduk. Ona

“Ey Allah'ın Rasûlü! Düşman hazır toktur. Biz ise açız” dedik. Bunun üzerine ensar

“Su taşımak için kullandığımız develerimizi kesip askerlere yediremez miyiz?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Hayır, kimde ne varsa onu getirsin” buyurdu. Bunun üzerine herkes elinde ne varsa getirdi. Kimi bir avuç, kimi bir ölçek, kimi daha çok, kimi daha az getirmişti. Bunların tamamı yirmi küsur sâ' oldu. Hz. Peygamber (s.a.v) başına oturup bereket duası ettikten sonra

“Herkes kabını getirip alsın, fakat kapışmayın” dedi. Herkes kendi kabını doldurdu. Bazılarının elinde torba, bazılarının elinde çuval vardı. Hatta bazıları gömleğinin kollarını bağlayarak torba yapmıştı. Herkes kabını doldurduktan sonra, zahire olduğu gibi yerde kaldı. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v)

“Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Ben de O'nun elçisiyim. Her kim bunu söylerse, Allah onu cehennem ateşinden korur” buyurdu.[2]

________________________________________

[1] Heysemi, X/303 (Bezzar ve Tabarani'den)

[2] Heysemi, VIII/304 (Ebu Ya'la'dan)

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/310-311.

19 Mayıs 2022 Perşembe

Cuma Günü Bazı Sahabîlere Yemek Yediren Kadının Kıssası

 



- Sehl b. Sa'd şöyle anlatıyor: Bir hanım vardı. Bahçesinde pancar ekerdi. Cuma günü olduğunda pancarın köklerini çıkarır, bir çanağa koyar, sonra bir avuç da arpa ilave eder, onu içine atardı. Böylece pancarın kökleri yemekte et yerini tutardı. Biz cuma namazından sonra ona gidip selâm verirdik. O da yaptığı yemeği bize yedirirdi. Biz o kadının yemeğini yemek için cuma gününün gelmesini temenni ederdik.[1]



________________________________________

[1] Terğib, V/175 (Buhari'den), bu hadisin diğer bir rivayetinde “Kadının yemeğinde ne yağ, ne de et vardı. Buna rağmen biz, Cuma gününün gelmesine sevindik” diye bir fazlalık vardır.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/311.

17 Mayıs 2022 Salı

Ashabın Çekirge Yemeleri ve Cahiliye Devrinde Buğday Ekmeği Yememiş Olmaları

 

- Peygamber'le beraber yedi gazveye katıldık. Gazvelerde çekirge yiyorduk.[1]

- Bir gazada bulunuyorduk. Müşriklerden bazı kimselerle karşılaştık. Onları ateşte pişmekte olan bir ekmeklerinden uzaklaştırıp onu elde ettik. Ondan yemeye başladık. Biz cahiliyet döneminde, kim ki ekmek yerse onun şişmanlayacağını işitmiştik. Ekmeği yedikten sonra herhangi birimiz “acaba şişmanladık mı?” diye arkasına bakıyordu.[2]

- Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Biz Hayber'i fethettiğimiz zaman bazı yahudilerin yanından geçtik. Onlar ekmek pişiriyorlardı. Onları kovduk, sonra o ekmeği aramızda taksim ettik. Bana bir tarafı yanmış bir parça düştü. Kulağıma “Kim ekmek yerse şişmanlar” diye gelmişti. O ekmeği yedikten sonra acaba şişmanlamış mıyım diye arkama baktım.[3]

________________________________________

[1] Ebu Nuaym, Hilye, VII/242; İbn Sa'd, IV/36.

[2] Terğib, V/177 (Tabarani'den); Heysemi, X/324

[3] Ebu Nuaym, Hilye, VI/307

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/312.

16 Mayıs 2022 Pazartesi

23. FASIL: ALLAHA DAVET YOLUNDA SUSUZLUĞA KATLANMAK

 


Tebük Savaşında Ashabın Susuzluk Çekmeleri

- Hz. Ömer'den bize sıkıntılı zamanın durumunu haber vermesini istedik. Hz. Ömer

“Biz Tebük'e tam hararetin şiddetli olduğu bir devrede çıktık. Bir yerde konakladık. Öyle çok susadık ki, boynumuzun kopacağını sandık. İçimizden biri gidip yüküne bakarken boynunun kopacağını sanmadan geri dönemiyordu. Hatta bazıları devesini kesiyor ve işkembesindeki suyu içtikten sonra gerisini göğsü üzerine koyuyordu. Ebubekir, Hz, Peygamber'e

“Ey Allah'ın Rasûlü! Allah duada sana hayrı vermeyi adet kılmıştır. Bizim için Allah'a yalvar” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Sen bunu istiyor musun?” deyince, Ebubekir (r.a.),

“evet” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) ellerini göğe doğru kaldırdı. Hatta gök bulutlanınca ve yağmur gelinceye kadar da ellerini indirmedi. Yağmur geldikten sonra, herkes yanındaki kabları doldurdu. Sonra biz yolumuza devam ettik. Gördük ki bizim ordumuzun dışındaki yerlere yağmur yağmamıştı.[1]

________________________________________

[1] Bidaye, V/9; Heysemi, Mecma', VI/194, İbn Cerir (İbn Vehb'den), İbn Kesir Tefsir'de, II/396; Bezzar; Tabarani, Esvat

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/313.

15 Mayıs 2022 Pazar

Hâris, İkrime ve Ayyaş'ın Yermük Savaşında Çektikleri Susuzluk

 


- Yermük savaşında, Hâris b. Hişam, İkrime b. Ebî Cehil ve Ayyaş b. Ebî Rabia ağır yaralar alarak yere düştüler. Hâris b. Hişam içmek için su istedi. Askerlerden biri ona su götürdü. İkrime'nin kendisine baktığını görünce

“Bu suyu İkrime'ye götür” dedi. İkrime suyu alırken, Ayyaş'ın kendine baktığını gördü, suyu içmeyerek

“Bunu götür Ayyaş'a ver” dedi. Fakat su Ayyaş'a yetişmeden Ayyaş öldü. Bunun üzerine sucu İkrime'ye koştu. Fakat İkrime de ölmüştü. Hemen Hâris'in yanına koştu. Hâris de ölmüştü.[1]

________________________________________

[1] Kenzü'l-Ummal, V/310 (Ebu Nuaym ve İbn Asakir'den); Hakim, Müstedrek, III/242, (Abdullah b. Sa'd'dan). Burada Ayyaş yerine, Süheyl b. Amr vardır. İstiab, III/150.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/313.

Ebu Amr el-Ensarî'nin Allah Yolunda Susuzluğa Katlanması

 


Ebu Amr el-Ensarî'yi gördüm. Bu zat hem ikinci Akabe'de bulunmuş, hem de Bedir ve Uhud savaşlarına katılmıştı. Oruçlu olduğu için susuzluktan kıvranıyordu. Hizmetçisine

“Yüzüme biraz su serp” dedi. Hizmetçisi yüzüne suyu serptikten sonra, okluğundan üç tane ok çekti. Okları düşmana attıktan sonra

“Rasûlullah'tan duydum ki, kim Allah yolunda bir ok atarsa, isterse o ok hedefe ulaşmasın, o ok kıyamet günü kendisi için bir nûr olur” buyurdu, dedi ve güneş batmadan şehid oldu.[1]

________________________________________

[1] Terğib, II/404 (Tabarani'den); Hakim, III/395.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/313-314.

14 Mayıs 2022 Cumartesi

24. FASIL: ALLAH'A DAVET YOLUNDA ŞİDDETLİ SOĞUĞA KATLANMAK

 


Bir Savaşta Soğuğun Şiddetinden Ashabın Çukur Kazarak İçine Girmeleri

- Ebu Reyhame şöyle anlatıyor: Bir gazvede Peygamber'le beraberdik. Bir gece yüksek bir yere vardık. Şiddetli bir soğuğa yakalandık. Hatta baktım ki kişilerin bazısı bir çukur eşiyor, içine giriyor ve zırhını üzerine örtüyordu. Hz. Peygamber (s.a.v) bunu gördüğü zaman

“Bu gece bizi koruyacak, nöbet tutacak kim vardır? Ona, faziletine nail olacak bir dua yapacağım!” buyurdu. Ensardan bir kişi kalkarak

“Ben ya Rasûlellah!” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Sen kimsin?” dedi. O adam

“Ben filanım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (a.s.m)

“Yaklaş!” dedi. Sahabi peygambere yaklaştı. Peygamber (s.a.v) onun elbisesinin bir yerinden tuttuktan sonra dua etmeye başladı. Rasûlullah'ın duasını işittiğimde

“Ben de nöbet tutacağım ya Rasûlellah!” dedim. Bana

“Sen kimsin?” diye sordu.

“Ben Ebu Reyhane'yim” dedim. Hz. Peygamber (s.a.v) bana da dua etti. Fakat arkadaşıma ettiği dua kadar değildi. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v)

“Allah yolunda uykusuz kalan bir gözü cehennem ateşi yakmaz” buyurdu.[1]

________________________________________

[1] İsabe, II/156 (İmam Ahmed, Nesai ve Tabarani'den); Beyhaki, IX/149.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/314.

12 Mayıs 2022 Perşembe

25. FASIL: ALLAH'A DAVET YOLUNDA ELBİSE YETERSİZLİĞİNE KATLANMAK

 



Hz. Hamza'nın Kefenlenmesi

- Habbab b. Eret şöyle anlatıyor: Ben Hz. Hamza'yı şehid düştüğünde gördüm. Kefen olacak bir elbisesi dahi yoktu. Ancak bir kürkü vardı. Biz onun kürküyle mübarek ayaklarını kapatmak istediğimizde başı dışarda kalırdı. Başını kapatmak istediğimizde de ayakları dışarda kalırdı. Bundan dolayı, başını örttük, ayaklarını da ızhır otuyla kapatmak zorunda kaldık.[1]



________________________________________

[1] Müntehab, V/170 (Tabarani'den)

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/315.

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Şurahbil b. Hasene'nin Bu Konuda Hz. Peygamber'le Olan Kıssası

 


- Şeffa binti Abdullah anlatıyor: Hz. Peygamber'e geldim. Ondan yardım istedim. Hz. Peygamber (s.a.v) benden özür diledi. Ben de Peygamber'i kınıyordum. Namaz vakti geldi, ben çıktım. Kızımın hanesine gittim. Kızım Şurahbil b. Hasene ile evliydi. Baktım Şurahbil evdedir, ona

“Namaz başladı, sen hâlâ evdesin!” dedim. Ve bu sefer de Şurahbil'i kınadım. Şurahbil

“Ey teyze! Beni kınama. Bir elbisem vardı, Rasûlullah (a.s.m) onu benden emaneten aldı, onunla cemaata gitti” dedi. Ben

“Anam babam sana feda olsun ya Rasülallah! Ben de sabahtan beri seni kınıyordum. Halbuki elbisen dahi yokmuş. Ben bunu bilmiyordum” dedim. Şurahbil

“Rasûlullah'a emanet verdiğim elbise de yamalıydı” dedi.[1]

________________________________________

[1] Terğib, III/397 (Tabarani ve Beyhaki'den); Kenzü'l-Ummal, IV/41; İsabe, II/271; Hakim, Müstedrek, IV/58.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/315.

9 Mayıs 2022 Pazartesi

Hz. Ebubekir'in Elbise Yetersizliğine Sabretmesi ve Cebrail'in Onu Müjdelemesi

 



- Hz. Peygamber (s.a.v)  bir gün oturuyordu. Yanında Ebubekir (r.a.) de vardı. Ebubekir'in sırtında bir aba vardı. O abayı da göğsüne bir dikenle iliklemişti. O anda Hz. Peygamber'e Cebrail geldi. Allah'tan ona selam getirdi. Sonra 

“Ey Allah'ın Rasûlü! Ne oluyor, Ebubekir'in göğsünde bir dikenle iliklenmiş aba giydiğini görüyorum?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)  

“Ey Cebrail! Mekke fethinden önce bütün malını bana harcadı” buyurdu. Cebrail 

“O halde Allah'tan ona selam söyle ve de ki: Rabb'in sana soruyor, bu fakirlik halinden razı mısın değil misin?” Hz. Peygamber (s.a.v)  Ebubekir'e dönerek 

“Ey Ebabekir! Cebrail burada. Allah'tan sana selam getirmiştir ve Rabb'in senden ‘Bu fakirlik halinde benden razı mısın değil misin?' diye soruyor”. Bunun üzerine Ebubekir Sıddık ağladı ve 

“Ben Rabb'ime nasıl öfkelenebilirim? Ben Rabb'imden razıyım, ben Rabb'imden razıyım” dedi.[1]



________________________________________

[1] Hilye, VII/105; Kenzü'l-Ummal, IV/353, İbn Kesir “bu hadiste şiddetli bir garabet vardır” diyor.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/315-316.

5 Mayıs 2022 Perşembe

Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın Elbise Yetersizliğine Sabretmeleri

 


- Hz. Ali şöyle anlatıyor: Ben Fatıma ile evlendim. Yatağımız bir koç derisinden ibaretti. Geceleyin üzerinde yatıyor, gündüzleyin de su çeken devemize, üzerinde yem yediriyorduk. Fatıma'dan başka hizmet edenimiz de yoktu.[1]

- İbn Bureyde anlatıyor: Babam bana “Peygamber'le olduğumuzda ve yağmura tutulduğumuzda, eğer bizi görmüş olsaydın, bizim kokumuzun koyun kokusu olduğunu sanırdın” dedi.[2]

- Said b. Ebî Bürde anlatıyor: Babam bana “Ey oğul! Biz Peygamber'le beraber olduğumuz devrede bizi görseydin, bize yağmur isabet ettiği zaman, bizden koyun kokusu duyacaktın. Çünkü bizim elbiselerimiz kaba yündendi” dedi.[3]

________________________________________

[1] Kenzü'l-Ummal, VII/133

[2] Terğib, III/3994 (Tirmizi, Ebu Davud ve İbn Mace'den)

[3] İbn Sa'd, IV/80; Tabarani'de “Bizim elbiselerimiz bana yündü, yemeğimiz de su ve hurmaydı” eki vardır. Heysemi, X/325

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/316.

4 Mayıs 2022 Çarşamba

Suffe Ashabının Elbisesizliğe Katlanmaları

 


- Ebu Hureyre şöyle anlatıyor: Ashabı Suffe'den yetmiş kişiyi gördüm. Hiçbirisinin sırtında bir aba yoktu. Ya bir izar vardı veya boyunlarına bağlamış oldukları bir elbise. Kimisinin elbisesi baldırlarının yarısına kadar iniyordu, kiminin de topuklarına kadar inerdi. Avret yerleri görünmesin diye elleriyle elbiselerini tutarlardı.[1]

Hz. Aişe'nin huzuruna bir kişi geldi. Hz. Aişe'nin yanında cariyesi vardı. Cariyenin sırtında bir elbise vardı ki fiatı beş dirhemdi. Hz. Aişe o kişiye “Gözünü kaldır ve cariyeme bak! O bu elbiseyi evde giymeye dahi tenezzül etmiyor. Halbuki Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında bundan bir elbisem vardı. Medine'de süslenmek isteyen her kadın o elbiseyi benden emanet alırdı” dedi.[2]

________________________________________

[1] Terğib, III/397; Ebu Nuaym, Hilye, I/341. Burada “Ben ashabı suffedendim. Hiç birimizin sırtında tam bir elbise yoktu. Ter, kir ve tozdan, vücudumuzda izler oluşmuştu” deniyor. Bu rivayet, Vasile b. el-Eska'dan geliyor.

[2] Terğib, V/164

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/316.

3 Mayıs 2022 Salı

26. FASIL: ALLAH YOLUNDA ŞİDDETLİ KORKUYA KATLANMAK


Sahabelerin Ahzap Gecesinde Şiddetli Korkuya, Açlık ve Soğuğa Katlanmaları

- Huzeyfe (r.a.) Hz. Peygamber'le birlikte bulundukları savaşlardan bahsetti. Onun yanında oturanlar

“Andolsun, eğer biz Peygamber'le beraber olsaydık, şöyle şöyle yapardık!” dediler. Huzeyfe

“Bunu temmenni etmeyiniz. Ben sahabileri Ahzab gecesinde gördüm. Saf tutmuş, oturuyorlardı. Ebu Süfyan ve beraberindekiler üst tarafımızda, Kureyza yahudileri de altımızda idiler. Çoluk çocuğumuza hücum etmelerinden korkuyorduk. Karanlık ve rüzgar bakımından ondan daha şiddetli bir gece görmedim. Esen rüzgarda yıldırımlara benzer sesler vardı. Öyle karanlık vardı ki birbirimizin parmağını dahi göremiyorduk. Münafıklar evlerinin perişan olduğunun bahisle Peybamber'den izin istemeye başladılar. Halbuki evleri perişan değildi. Münafıklardan kim Peygamber'den izin istemişse, Peygamber (s.a.v) kendisine izin verdi. Ve izin verilenler teker teker sıvışıp gidiyordu. Biz üçyüz kişiydik. Hz. Peygamber (s.a.v) bir ara bize yönelerek teker teker halimizi sordu. Yanıma geldi. Üzerimde düşmanın silahından bile koruyacak bir zırhım bile yoktu. Hatta soğuktan koruyacak elbisem de yoktu. Ancak sırtımda yün elbise vardı ki, o da hanımıma aitti. Dizlerimden aşağı inmiyordu. Hz. Peygamber (s.a.v) yanıma geldiğinde iki dizim üstünde oturmuştum. Bu kimdir diye sorunca

“Ben Huzeyfe'yim ya Rasülellah” dedim. Tekrar

“Huzeyfe mi?” diye sorunca, ben daha çok yere eğildim.

“Evet, ya Rasülellah, Huzeyfe!” dedim. Bunu da ayağa kalkmamak için söylüyordum. Fakat ayağa kalktım. Bana

“Kureyş ordusunda kaynaşma var. Git, bana haber getir' dedi. Ben o gece korku ve soğuk sebebiyle herkesten daha dehşetli bir haldeydim. Rasülullah'ın emri üzerine çıktım ve Hz. Peygamber (s.a.v) benim için “Ey Allah'ım! Onu önünden, arkasından, sağından, solundan, üstünden ve altından muhafaza eyle!” diye dua buyurdu.

Allah'a yemin ederim, Allah'ın içimde yaratmış olduğu korku ve soğuğu artık hissetmez oldum, hepsi zail olup gitti. Rasûlullah'ın yanından arkamı dönerek giderken bana

“Ey Huzeyfe, sakın bana dönüp gelinceye kadar düşman içinde herhangi bir hadise çıkarma!” dedi. Böylece çıktım, müşriklerin ordusuna yaklaştım. Baktım ki bir ateş yanıyor. Esmer ve şişman bir adam, ellerini ateşte ısıtıyor ve kalçalarına sürerek “artık dönelim, artık dönelim” diyordu. Bu geceden önce Ebu Süfyan'ı tanımıyordum. Ateşin ışığında adama atmak için okluğumdan beyaz başlı bir ok çıkardım, yayıma yerleştirdim. Fakat Hz. Peygamber'in “Düşman içinde bir hadise çıkarma” sözünü hatırladım ve oku tekrar yerine koydum. Sonra bana cesaret geldi ve ordugâhın içine girdim. Baktım ki bana en yakın bulunan kişiler Benî Amir kabilesidir. Birbirlerine

“Ey Amir'in ailesi! Haydi, geri dönünüz. Sizin artık burada yeriniz yoktur!” diyorlardı. Fırtına da onların üzerine doğru esiyor, fakat onların sınırını aşmıyordu. Allah'a yemin ederim ki, fırtınanın eşya ve yatakları içine savurduğu taşların sesini duyuyordum. Sonra Rasûlullah'a doğru geldim. Yolun ortasına gelince, yirmi kişi civarında bir süvari kâfilesiyle karşılaştım. Hepsi de sarıklıydı. Bana

“Arkadaşına söyle, Allah onu bunların şerrinden korudu!” dediler.

Rasûlullah'a geldim. Peygamber (s.a.v) abasını sırtına sarmış, namaz kılıyordu. Allah'a yemin ederim ki, ben döner dönmez, eski soğuğu hissettim. Çenelerim birbirine vuruyordu. Hz. Peygamber, bana “Gel” diye işaret etti. Ona yaklaştım. Abasının eteğini sırtıma attı. Allah'ın Rasûlü (s.a.v)bir hadise ile karşılaştığı zaman namaz kılardı. Ona durumu anlattım ve “Ben onların aralarından ayrılırken, onlar dönmek üzereydiler” dedim. Bunun üzerine, Allah Teâlâ, Ahzab: 33/9-25 ayetlerini indirdi.[1]

- Yezid et-Teymî şöyle anlatıyor: Huzeyfe'nin yanındaydım. Bir kişi Huzeyfe'ye

“Eğer ben Peygamber (s.a.v) zamanına yetişseydim onunla beraber savaşır ve büyük bir metanet gösterirdim” dedi. Huzeyfe ona

“Sen mi öyle yapacaktın? Allah'a yemin ederim ki, Ahzab günü Hz. Peygamber'le beraberdim. Şiddetli rüzgâr ve korkunç bir soğuk vardı. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Bir kişi yok mudur ki, müşriklerden bir haber getirsin de kıyamet günü benimle beraber bulunsun” dedi. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) haber getirmem için beni gönderdi. Gidip Kureyş'in durumunu öğrendikten sonra Rasûlullah'a vardım. Düşmanın yanından döndükten sonra yine eskisi gibi titriyordum. Rasûlullah'a haberi verdim. Rasûlullah (a.s.m) abasını bana giydirdi. Aba sırtındaydı ve onunla namaz kılıyordu. Ve sabaha kadar Hz. Peygamber'in abası altında uyudum. Sabahladığımda Hz. Peygamber (s.a.v) “Ey uykucu! Kalk” dedi.[2]

________________________________________

[1] Bidaye, IV/114 (Hakim'den); Kenzü'l-Ummal, V/279, Ebu Davud ve İbn Asakir de başka bir senetle ve uzun olarak rivayet etmişlerdir.

[2] Müslim; hadisi İbn İshak da, Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'den munkati olarak rivayet ediyor. Burada Hz. Peygamber (s.a.v) haber getirme cümlesini “şart cümlesi” olarak getiriyor ve “Korku, soğuk ve açlık dolayısıyla, hiç kimse buna cesaret edememişti” eki de var.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/317-318.

2 Mayıs 2022 Pazartesi

27. FASIL: ALLAHA DAVET YOLUNDA HASTALIKLARA VE YARALARA KATLANMAK

 

Uhud Savaşında Benî Eşhel Kabilesinden İki Adamın Kıssası

- Benî Eşhel kabilesinden bir adam şöyle anlatıyor: Ben Uhud savaşında bulundum. Kardeşim de vardı. İkimiz de yaralı olarak savaştan çıktık. Hz. Peygamber'in habercisi

“Düşmanın peşinden gidilecektir” sözünü ilan ettiğinde kardeşime

“Peygamber'le birlikte bir gazveye iştirakı kaçırmayalım” dedim. Allah'a yemin ederim, binecek hayvanımız da yoktu ve ikimiz de ağır yaralıydık. Rasûlullah (a.s.m) ile beraber yola çıktık. Fakat benim yaram kardeşiminkinden daha hafifti. O bîtab düştüğünde onu biraz sırtlar götürürdüm, biraz da yürürdü. Bu müslümanların vardığı noktaya varıncaya kadar böyle devam etti.[1]

- Abdullah b. Sehl ve kardeşi Râfi b. Sehl, Hamrau'l-Esed denilen yere yaralı oldukları halde gidenlerdendi. Birisi diğerini sırtlayıp götürüyordu. Binekleri yoktu.[2]

________________________________________

[1] Bidaye, IV/49 (İbn İshak'tan)

[2] İbn Sa'd, III/21

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/319.

1 Mayıs 2022 Pazar

Râfi b. Hadîc'in Kıssası


- Râfi b. Hadîc yaralandı. -Ravilerden Ömer b. Mezruk demiştir ki, bana olayı nakleden adam, Uhud günü mü, yoksa Huneyn günü mü dedi, iyice bilemiyorum- ve Hz. Peygamber'e gelerek

“Ey Allah'ın Rasûlü! Oku yaramdan çıkar” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)

“Ey Râfî, eğer dilersen hem oku hem de okun ucundaki demiri çıkarayım. Eğer dilersen yalnız oku çıkarayım, okun ucundaki demir kalsın da kıyamet gününde senin şehitliğine şahitlik edeyim” dedi. Râfî

“Ey Allah'ın Rasûlü! Oku çek, başlık kalsın. Kıyamet gününde benim şehid olduğuma dair bana şahitlik yap” dedi. Böylece Muaviye'nin hilafetine kadar okun ucu içerde olduğu halde yaşadı. Sonra yarası azdı, bir gün ikindiden sonra vefat etti.[1]

________________________________________

[1] Bidaye, I/496. Fakat sahih olan şudur ki, Rafi b. Hadic Muaviye'nin hilafetinden sonra ölmüştür. İsabe, I/496, ihtimal ki, yaranın açılmasıyla, ölümü arasında bir zaman geçmiş olabilir. Bunu Baverdi, İbn Mendeh, Tabarani ve İbn Şahin de rivayet etmiştir. İsabe, I/474.

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/320.

ALLAH YOLUNDA FEDEKARLIK

25 Nisan 2022 Pazartesi

1. FASIL: İSLÂM ÜZERİNE BİAT EDİLMESİ

 


Cerir'in Bu Husustaki Hadisi

- Cerir şöyle anlatıyor: Biz Hz. Peygamber'e kadınların biat ettikleri konular üzerine biat ettik. Bizden her kim kadınlara, üzerine biat alınan şekillerden biriyle dokunmadan ölürse Hz. Peygamber (s.a.v) cennet için ona kefil olacaktır. İçimizden kadınlardan birşey elde edip de kendisine şer'î had tatbik edilenler için bu ceza bir keffaret yerine geçecektir. Yine bizden kadınlardan birşey elde eden ve onu gizleyen bir kimse ölürse onun hesabı Allah katındandır.[1]

________________________________________

[1]Kenz I/82 (İbnCerir'in de rivayet ettiği kaydedilir); Mecma VI/36 (Heysemi burada ‘HadisdeSeyf b. Harun vardır. Ebu Nuaym ona sika der; fakat bir cemaat da zayıf sayar' der).

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/229.

24 Nisan 2022 Pazar

Mekke'nin Fethi Günü Büyük-Küçük, Kadın-Erkek Bütün Halkın Şehâdet Getirip Biat Etmeleri

 


- Muhammed b. Esved b. Halef şöyle anlatıyor: Babamdan şunları dinledim: Babam Mekke'nin fethi günü halktan biat alan Hz. Peygamber'i görmüştür. Hz. Peygamber (s.a.v) Karn denilen tepenin (Siyer-i Halebî'ye göre Safa tepesi I/109) yanına oturmuş ve bakışlarını ona çevirmiş, etrafındaki halktan İslâm üzerine biat alıyordu. Bunun nasıl olduğuna gelince; Hz. Peygamber (s.a.v) Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna şahitlik etmek üzere biat alıyordu.[1]

________________________________________

[1]Bidaye IV/318 (İmam Ahmed'den); Mecma VI/37 (Taberani'nin Kebir ve Sağir'inden); Kenz I/82 (Begavi, İbnü's-Seken, Hakim ve Ebu Nuaym'ın bu şekilde rivayet ettiği söylenir).

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/229.