SAYFALAR

15 Kasım 2020 Pazar

18. FASIL: HUDEYBİYE BARIŞI'NIN YAPILMASI

 

[1]Kureyş'in Çıkardığı Hadiseler ve Hz. Peygamber'i Kâbe'yi Ziyaretten Menetmeleri

- Hz. Peygamber (s.a.v) Hudeybiye zamanı yola çıktı. Yolda, Halid b. Velid'in Kureyş'in süvarileriyle Ğamîm'i tutmuş olduklarını haber aldı ve ashabına

‘O halde, siz sağ taraftan gidiniz!' dedi. Halid, süvarilerin ve askerlerin kaldırdığı tozları görünceye kadar onları farketmedi. Farkedince de atını koşturarak Kureyş'i uyardı ve haberdar etti. Hz. Peygamber (s.a.v) devesinin çöktüğü yere kadar ilerledi. Halk deveye ‘Kalk! Kalk!' diyor; fakat deve kalkmamakta ısrar ediyordu. Dediler ki:

‘Kasvâ (devenin adı) yoruldu'. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v)

‘Kasvâ yorulmadı ve onun böyle bir huyu da yoktur. Fakat fil'i Mekke'ye girmekten meneden, Kasvâ'yı da hapsetti' dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: ‘Nefsimi elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki Kureyşliler Allah'ın haramlarını gözeteceklerini gösteren herhangi bir istekte bulunursa onu onlara vereceğim'. Sonra devesini özengiledi, deve de sıçrayıp kalktı. Hz. Peygamber, Kureyş'ten uzaklaşarak Hudeybiye'nin en üst noktasına konakladı. Burası suyu azar azar akan bir kaynak üzerindeydi. Halk yavaş yavaş ondan su aldılar. Ve kısa bir süre sonra su bitti. Hz. Peygamber'e susuzluk sebebiyle şikâyete geldiler. Hz. Peygamber (s.a.v) sadağından bir ok çıkardı ve onlara bu oku oraya atmalarını emretti. Andolsun ki o kaynağa ok atıldıktan sonra kaynamaya başladı. Oradakiler bu sudan kana kana içtiler. Su, ihtiyaçlarını gördükten sonra tekrar çekildi.

Onlar bu durumda iken, Büdeyl b. Verkâ el-Huzâî, kavminden birkaç kişi ile beraber Hz. Peygamber'e geldiler. Bunlar Tihâme ehlinden olup Hz. Peygamber'in güvendiği kişilerdi. Büdeyl, Hz. Peygamber'e hitâben

‘Ka'b b. Lüey ile Âmir b. Lüey'i bırakıp geldim. Onlar Hudeybiye suları üzerindedirler. Burada uzun müddet kalabilmeleri ve kaçmaya yeltenmemeleri için çoluk çocuklarını ve hanımlarını da beraberlerinde getirmişlerdir. Onlar seninle savaşacaklar ve seni Kâbe'ye girmekten menedeceklerdir' dedi. Hz. Peygamber (s.a.v)

‘Biz herhangi bir kimse ile savaşmak için gelmedik. Sadece umre için geldik. Kureyş'e gelince, savaş onları bîtap ve zayıf düşürmüş; onlara zarar vermiştir. Eğer isterlerse ben onlar için belli bir zamana kadar sulh yaparım. Onlar benimle halkın arasından çekilsinler. Eğer ben gâlip gelirsem isterlerse gelip İslâm'a, halkın girdiğine girerler. İstemezlerse bile hiç olmazsa istirahat etmiş olurlar ve savaşabilecek bir duruma ulaşırlar. Eğer onlar bu durumların hiç birisini kabul etmezlerse nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki onlarla bu din üzerinde yalnız kalıncaya kadar savaşacağım. Andolsun ki Allah Teâlâ, emrini yerine getirecektir ve dinine yardımcı olacaktır' dedi. Büdeyl ‘Bu dediklerini Kureyş'e ileteceğim' dedi ve Hz. Peygamber'in yanından ayrılarak Kureyş'e döndü ve onlara şöyle hitap etti: ‘Biz şu kişinin (Hz. Peygamber) yanından geliyoruz. Eğer isterseniz ondan duyduklarımızı size de söyleyebiliriz' dedi. Kureyş'in ahmakları

‘Ondan gelecek herhangi bir habere muhtaç değiliz!' dedilerse de akıllılar duyduklarını söylemelerini istediler. O da

‘Ondan şunları dinledim' dedi ve Hz. Peygamber'in sözlerini aktardı.[2]

[1] Hudeybiye, normal büyüklükte bir köydür. İsmini, içindeki bir kuyudan almıştır. Hz. Peygamber'in altında biat almış olduğu ağaca da yakındır. Mekke'ye bir günlük, Medine'ye ise dokuz günlük mesafededir. (Mucemü'l-Büldan).

[2] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/134-135.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkürler