SAYFALAR

2 Ağustos 2020 Pazar

Hz. Halid'in Yermük Günü Rum Emirlerinden Cerce'yi İslâm'a Davet Etmesi ve Onun da Müslüman Olması



- Yermük günü, düşman kumandanlarından biri olan Cerce ileri çıkarak Halid b. Velid'le konuşmak istediğini söyledi. Halid de bunu kabul ederek ona doğru ilerledi. Birbirlerine o kadar yaklaştılar ki atlarının boyunları neredeyse birbirine değecekti. Cerce
‘Ey Halid! Senden birşey isteyeceğim; fakat bana doğruyu söyleyeceksin. Çünkü hür bir insan asla yalan söylemez. Beni kandırmayacaksın; çünkü kerem sahibi, şerefli bir insan kendisine Allah ile yemin verdiren bir kimseyi kandırmaz. Acaba Allah sizin peygamberinize gökten bir kılıç indirdi de o da bu kılıcı sana verdiği için mi önüne her çıkanı hezimete uğratıyorsun?' dedi. Hz. Halid
‘Hayır!' deyince Cerce
“Peki niçin sana ‘Allah'ın kılıcı' (seyfullah) ismi verilmiştir?” diye sordu. Hz. Halid
“Allah bize peygamberini gönderdi. O da bizi Allah'a davet etti. Biz hepimiz ondan ürktük ve kendisinden uzaklaştık. Sonra bir kısmımız onu tasdik etti ve kendisine tâbi oldu. Bir kısmımızsa onu yalanladı. Ben de onu yalanlayan ve ondan uzaklaşanlar arasındaydım. Sonra Allah Teâlâ bizi kalblerimizden ve perçemlerimizden yakaladı; bize onun vasıtasıyla hidâyet verdi. Sonunda onâ biat ettik. Hz. Peygamber (s.a.v) 
‘Sen Allah'ın müşrikler üzerine çekilen kılıçlarından bir kılıçsın' dedi ve bana yardım etmesi için Allah'a dua etti. İşte o zamandan beri insanlar bana ‘Allah'ın kılıcı' demektedirler. Ben müslümanların müşriklere karşı en sert olanlarındanım” deyince Cerce
‘Ey Halid! İnsanları neye davet ediyorsunuz?' dedi. Halid
‘Biz insanları Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve Rasûlü (s.a.v)olduğuna davet ediyoruz. Bir de Allah katından gelenleri (Kur'an'ı) ikrar etmeye çağırıyoruz' dedi. Cerce
‘Peki sizin bu davetinize icâbet etmeyen kimse ne yapacaktır?' dedi. Halid b. Velid
‘Haraç verecektir; biz de onu koruyacağız' dedi. Cerce
‘Haracı vermediği takdirde ne olacaktır?' diye sorunca Halid şu cevabı verdi:
‘Önce, kendisine savaş açtığımızı ona bildiririz. Daha sonra da onunla savaşırız'. Bu kez Cerce şunu sordu:
‘Size icabet eden ve emrinize girenin konumu nedir?' Bu soruya karşı Hz. Halid şunları söyledi:
‘Allah'ın farz kıldığı şeylerde hiç bir farkımız yoktur. Büyük-küçük hepimiz eşitiz'. Cerce yine sordu:.
‘Sizin dininize bugün giren bir kimse için ne kadar mükâfat vardır? Size verilen mükâfat ve âhiret azığı onun için de geçerli midir?' Halid
‘Evet; hatta o bizden daha üstündür' dedi. Cerce
‘Siz İslâm'ı ondan daha önce kabul ettiğiniz halde nasıl eşit olabiliyorsunuz?' diye sordu. Halid b. Velid ise buna şöyle cevap verdi:
‘Biz bu emri zorla kabul ettik. Biz peygamberimize o henüz hayattayken biat ettik. O sırada ona göklerden haberler geliyordu. O da bunları bize haber veriyor; mucizeler gösteriyordu. Bizim gördüğümüzü gören bir kimsenin bu dine girmesi, işittiklerimizi işiten bir kimsenin müslüman olması, biat etmesi çok normaldir. Fakat size gelince, siz bizim gördüklerimizi göremediğiniz gibi bizim işittiğimiz şeyleri de işitmemişsinizdir. Bizim bildiğimiz olağanüstü delil ve hüccetleri de bilmiyorsunuz. İşte bu yüzdendir ki sizden biriniz hakkıyla ve hâlis niyetle bu dine girerse bizden daha üstün olur'. Bunları dinleyen Cerce
‘Sana Allah ile yemin verdiriyorum; bana doğrusunu söyle, beni kandırmaya çalışmıyorsun değil mi?' deyince Halid b. Velid
‘Allah'a yemin ederim ki, sana doğruyu söyledim. Bu konuda Allah Teâlâ vekilimiz olsun' dedi. Bunun üzerine Cerce, başındaki miğferi attı ve Halid'le beraber İslâm ordusuna katıldı ve Halid'e
‘Bana İslâm'ı öğret!' dedi. Halid onu çadırına götürdü. Yıkanması için ona bir testi su getirildi. Sonra birlikte iki rekat namaz kıldılar. Rum ordusu, Cerce'nin Halid b. Velid'e gidişini gördüklerinde bunu bir harp taktiği zannederek saldırıya geçtiler. Müslümanları bulundukları yerlerden geri çekilmeye zorladılar. Bunun sonucunda koruyucu birlikler dışındaki tüm müslüman askerleri yerlerini terk ettiler. Koruyucu birliklerin kumandanı Ebu Cehil'in oğlu Hz. İkrime ile Hâris b. Hişam'dı. Halid'le Cerce atlarına bindiler. O sırada Rum askerleri de müslümanların arasına dalmışlardı. Müslümanlar haykırarak saldırıya geçtiler; bu saldırı karşısında Rumlar İslâm mevzilerini terkederek eski yerlerine çekilmek zorunda kaldılar. En nihayet Halid b. Velid müslümanlara genel hücum emri verdi. İki ordu bir anda kılıç kılıca geldiler. Halid ile Cerce gündüzün başlangıcından güneşin batışına yakın zamana kadar çarpıştılar. Müslümanlar öğle ve ikindi namazlarını ima ile kıldılar. Cerce ağır bir şekilde yaralandı ve şehid düştü. Allah'a ancak Halid'le beraber kıldığı iki rekat namazla gitti.[1]
- Halid b. Velid, askerlerine hitapta bulunarak onları Acemlerin memleketlerini fethetmeye teşvik etti. Arap memleketlerinin değersizliğinden bahsederek şöyle dedi: ‘Şu yiyecekleri görüyor musunuz'? Allah'a yemin ederim ki şu, Allah yolundaki cihat ve insanları O'nun dinine davet etme emri olmasa dahi, sırf geçimimiz için bu memleketleri ele geçirmeye uğraşmamız gerekecek. Biz bunları elde etmeye herkesten çok layığız. Sizden ve sizin şu anda yapmakta olduğunuz savaştan geri kalanlara yalnızca açlık ve sefaleti bırakacağız.[2]

[1] Bidaye, VII/12 (Vakidi'den ve başkalarından); İsabe, I/620 (Burada şöyle denilmektedir: ‘Bu olayı İbn Yunus el-Ezdi, Fütuhu'ş-Şam adlı kitabında nakletmiştir. Ebu Nuaym, Delail'de Cercir şeklinde, Seyf b. Ömer, Fütuh'ta Cerece olarak aktarmaktadır. Ebu Huzeyfe İshak b. Bişr, Fütuh'ta olayı anlatır ama isim vermez).
[2] Bidaye, VI/345 (Hz. Halid'den); İbn Cerir, Tarih, II/559 (Seyf tarikiyle Muhammed b. Ebi Osman'dan bir benzeri rivayet edilmiştir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, sf : 1/204-206.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkürler